16 Aralık 2020 Çarşamba

KELİME OYUNU 3

 .....Uçaktan iner inmez yabancı olduğum kokusu ile farklı olan bu memlekette başıma neler gelebileceğini HAYAL ederken buldum kendimi. Kulağımın dibinde " hadi neyi bekliyorsun, valizlerini almalısın" diyen George'nin sesini bile zorla duydum. Kendime gelememiş olmalıyım ki " heyy senin gidecek bir yerin var mı? diye sordu George. 

-var, elbette var. Firmadan almaya geleceklerdi beni. teşekkür ederim.

-Tamam o zaman. Kendine dikkat et. Görüşürüz.

Arkasından el sallarken bu topraklarda tanıdığım tek insana veda etmek canımı acıtmıştı. Sonrası hep bilindik şeyler işte. Valizleri alma eziyeti, o kapıdan bu kapıdan geçerek ulaşılan son kapı. Hava alanından dışarıya adım atar atmaz derin bir nefes çektim içime. Kafamda deli sorular vardı ama inanılmaz bir ÖZGÜRLÜK hissi de yanımaydı. Bilmediğim DİYARlarda bilmediğim maceralar beni bekliyordu. 

Annem hep az konuşup çok düşündüğümü söylerdi.

-Kızım biraz kafandan geçenleri benimle de paylaş. Bu yaşta bu ne esrarengiz haller.

Oysa ben esrarengiz değildim. Hayaller kurar, kendimi bu hayale kaptırır onunla yaşardım uzunca bir süre. Ondan sıkılınca yenisini hayal eder, yeni hayatımla yaşardım. Bir bakardım prenses olmuşum, bir bakarsın ormanda kampçı. Başka ülkeleri merak ederdim. Başka insanları. Bilgisayar başına geçtiğimde oralarda yaşamak nasıl olur diye saatlerce düşünürdüm. Üniversite tercihlerimi yaptığımda bir biyolog olmaya kara vermiştim. Annem ve babam istememişlerdi. Atanamazsın diyorlardı. Ama ben bir hayal kurmuştum ve buna kendimi inandırmıştım. Babannem "bir DİLEK tut ve zamanının gelmesini bekle kızım" derdi hep. Ben onun dediğini yaptım ve şimdi bir biyolog olarak İrlanda'da hayatımın bambaşka bir evresindeyim.

-Akya YILMAZER yazılı kağıdı görünce beni karşılamaya gelen kızıl saçlı, kırmızı suratlı görevliye doğru hamle yaptım.

-Merhaba. Ben Akya.

-Hoşgeldiniz Akya Hanım. Buyrun bu taraftan.

Arabada benim dışımda kimse yoktu. Usulca gelen motor sesiyle beraber Türkiye'nin tam aksine hiç yoğunluğu olmayan trafikte akmaya başladık. Sokaklar, caddeler yabancıydı ama artık burası benim evimdi. Alışmaya başlasam iyi olur dedim kendi kendime. 

Yarım saatlik bir yolculuktan sonra kalacağım otele geldik. Tarih kokan taş bir butik otel. Bahçesinde kocaman beyaz ZAMBAKlar. 

Odama çıkar çıkmaz kendimi yumuşacık yatağa atıverdim. İçimden yüksek sesle şarkı söylemek geliyordu. Heyecan, korku ve heves hissettiğim en büyük duyguydu.

NOT: Devamı haftaya... 

14 yorum:

  1. Maceralar okumaya bayılırım , gelsin devamı :))

    YanıtlaSil
  2. Bekliyoruz devamını akıcıydı

    YanıtlaSil
  3. Elinize sağlık:) Bundan sonraki haftanın kelimeleriyle diziye devam etmeyi düşünüyorsunuz yanlış anlamadıysam. Akya'nın İrlanda maceralarını izlemeye devam edelim o zaman:)

    YanıtlaSil
  4. Elinize saglik. :) Hayalleri gerceklestirmek ne guzel sey.

    YanıtlaSil
  5. Akya hanım neler yaşayacak bakalım? Biyolog olmasına da sevindim. Alışılmışın dışında bir meslek:)

    YanıtlaSil
  6. Güzel fikir, yeni kelimelerle hikayeyi devam ettirmek, bir ara bende öyle yapsam mı dedim di:)

    YanıtlaSil
  7. hayaller bence de gerçekleştirilmek için var

    YanıtlaSil
  8. gelcam yine, şimdi ekleyim yorumlara linkini deee :)

    YanıtlaSil
  9. Kelimelerin hepsi apayrı mecralara akıyor, her katılımcıda. Ne güzel olmuş. Elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  10. Severim seri öyküleri.
    Güzel bir giriş olmuş.
    :)

    YanıtlaSil
  11. oooo ne güzeeel yaa hadi bakalııım akya nın maceralarıııı :)

    YanıtlaSil
  12. Devamını da severek okuyacağım diye hissettim :)

    YanıtlaSil
  13. Merhaba

    Bloggerlar olarak telegram grubunda buluştuk, yazılarımızı ordan paylaşıyoruz, daha fazla kişiye ulaşıyoruz. Telegramda kimseye numaranızı vermiyorsunuz zaten google plus grupları gibi düşünün. Grubun adı Blogger Türkiye. Eğer katılırsanız çok sevinirim.

    YanıtlaSil
  14. Devamı haftaya ... derken 🙂 eskiden radyoda arkası yarın lar dinlerdim, o geldi aklıma. Hikaye de çok hoş.

    YanıtlaSil