Bu cuma hayattan bezmiş gibiydim. Nasıl bir baş ağrısı nasıl bir yorgunlukla uyandım anlatamam size. Evde dursam sanki daha da artacak gibi geldi. Temiz hava ve özgürlük istedi ruhum. Kahvaltı sofrasında "Hadi bi Tirilye, Mudanya yapalım, gezer geliriz" dedim kocama. Ve macera başladı...
Yalova'dan yola çıktık. Önce Mudanya'ya uğradık. Sokaklarını ve havasını seviyorum bu şehrin. Bana çocukluğumun Sinop'unu hatırlatıyor. Sokaklarında gezerken tesadüfün en güzeli 1. Mudanya Kitap Fuarına denk gelmek oldu. Her yerde bir kitapevi, her yer kitap. Uzun zamandır almayı düşündüğüm İlber Ortaylı hocanın Bir Ömür Nasıl Yaşanır kitabını %40 indirimle 20 TL'ye aldım.
Fuarda gezdikten sonra Tirilye'ye geçtik. Çok güzel ancak bir o kadar kalabalık olan şirin belde gezerken keyif vermekten ziyade insanı yoruyor. Nereye baksan insan var.
Gezdik tozduk ve elbette acıktık. Balık yemeden olmaz diyerek sahil boyunda yer alan Çınar Balık Lokantasına girdik. Ben ve eşim levrek yedik. Porsiyonu 35 Tl. Yalova'da aynı balığı ( balık boyut olarak daha büyük bizde) 30 Tl'ye yiyoruz. Neyse çokta şey etmeden olabilir dedik ve levreklerimizi beklemeye başladık. Bu arada masaya ön ikram olarak siyah zeytin ve ekmek bıraktılar sadece. Balıklar geldi. Lezzetine diyecek yok. Yedik. Çayımız geldi. Hesap ödemeye geçtik. 30 Tl kuver parası. Sadece masaya konan üç beş zeytin için işletme garsonun maaşınıda müşteriye ödetmeye başlamış. Çok sinirlendim. Her gittiğimiz mekanda söğüşlenmekten yorulduk. Sonra neden yerli turist gelmiyor. Yerli turist ne yapsın bu saçma sapan faturalara.
Allah'tan köylü ürünleri satan abiler, ablalar makul fiyatlara zeytin, incir vs satıyorlar. Yeter hanımın tezgahından sele zeytin aldık. Tavsiye ederim. Harika gerçekten.
Tirilye denizin ve mavinin içiçe olduğu Bursa'nın en şirin beldelerinden biri. Yolunuz düşerse uğrayın derim. Biz daha önce mayıs ayında gitmiştik daha az insan vardı. Yazın gitmek pek akıl işi değil. Ne araç park yeri var ne de kalabalıktan gezecek yer. Zaten dar olan sokaklardan insan akıyor resmen.
Eski kilise, Taş Mektep ve Tarihi Çamlı Kahve görülmesi gereken yerleri. Kahve içmek için yer bulabilirseniz lezzetli kahvesi var.
Şimdilik anlatacaklarım bu kadar. Bir kaç gün sonra gezinin geri kalan kısmında Karacabey Longozu ve çadır kampımız anlatacağım sizlere.
Sevgiyle kalın
Siz 💓 Ben
Selam ne iyi yapmışsınız.Yıllar önce gitmiştim. Sinop'ta aynı pahalı mevsim kısa Sinop'ta fiyatlar uçuk hele içinde alkol varsa daha pahalı.İlber Ortaylı'nın kitabını bir kaç yerde duydum.Sevgiler.
YanıtlaSilBursalı olmama rağmen daha önce hiç gitmemiştim. Anlatımınla gitmiş kadar oldum 💜
YanıtlaSilSon resim ne kadar güzel gözüküyor :),hmm, ben de kitabı duymuştum. Gezinin kalan kısmını da bekliyorumm :)
YanıtlaSilFotoğraflar çok güzel özellikle son fotoğraf...Yerli turisti söğüşleme her yerde var maalesef. Turizm ile geçinen esnafların yamyamlığını bir çok yerde bende gördüm. Paylaşımınız için teşekkürler :)
YanıtlaSilMerhaba Sevda Hanım, her hafta ortak bir konu üzerine yazılar paylaşmayı düşündüğümüz yeni bir etkinlik başlattık. Müsait vaktinde bloguma göz atıp incelersen hatta sen de yazarsan çok sevinirim :)
YanıtlaSilbursa kucuk yaliya gitmistim oralarda çok guzeldi buralara güzelmis iyi gezmeler
YanıtlaSiltrilye görmedim ama aklımdaaa giderken tekrar bakarım yazınaaa longoz da aklımda hıhım :)
YanıtlaSilBu yaz sürekli aklım Tirilye'de idi, bir türlü de zamanı yetiştiremedik, nasıl merak ediyorum...
YanıtlaSil