1 Nisan 2021 Perşembe

BÜYÜKLERE KENDİMDEN HİKAYELER

Efendimmmm bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde develer tellal pireler berber iken bu blog sahibi kızcağızda küçücük bir bebekmiş. 

Ordu'da bir dağ kasabasında doğan bu minnak kız oldukça kilolu olduğu için yürümekte, emeklemekte hep zorlanıyormuş :))


Babasının tayini sebebiyle daha yürüme yaşı gelmeden Tokat'ın bir köyüne yerleşmişler. Köyde kimsenin ilgilenmediği bir Sivas Kangal'ı varmış. Hayvan yaralıymış.  Sağlıkçı baba herkese gösterdiği şefkati bu köpeğe de göstermiş. Kangal iyileşmiş, babaya yapışık yaşamaya başlamış. O kadar iri bir hayvanmış ki baba bu kangala Aslan adını vermiş.





Aslan lojmanın etrafında durur, anne ve bebeği gün boyu korurmuş. Nereye gidecek olsalar onları takip eder ve kimsenin yanlarına yaklaşmalarına izin vermezmiş. Gel zaman git zaman blog sahibi bebeciğin yürümeyi öğrenme vakti gelmiş.  Ve babası bu görevi Aslan'a vermiş. Aslan lojmanın kapısına gelir havlarmış ve anne minik Sevda'yı Aslan'ın yanına götürür, tüylerinden tutunmasına sağlayarak ona emanet edermiş. Aslan bebeğin yürüme hızında yürüyerek bebeciği sağlık ocağına kadar götürür, kapıda havlar ve babasına teslim edermiş. Babasıyla vakit geçirme süresi dolunca tekrar teslim alır ve bu kez annesine geri götürürmüş.


43.ncü yaşıma yaşamaya başladığım bu günlerde bu gerçek ve güzel hikayeyi daha önce hiç yazmadığımı farkettim. Ve sizlerle paylaşmak istedim. Bu vesile ile cüssesi ve kalbi kocaman hayvanlar için acil hayvan hakları yasası çıkması dileğiyle sizleri selamlıyorum.




6 yorum:

  1. Ne tatlı bir hikâye bu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet güzel gerçekten ancak hiçbir anını hatırlamıyorum maalesef :(( anlatılanlardan biliyorum sadece

      Sil
  2. Oyyy...oyyyy...
    Gözümde canlandı resmen. Ürkek gözlerle ama heyecanla baktım gördüklerime.
    :)

    YanıtlaSil
  3. Yürümek için güçlü bir dost edinmişsin:)

    YanıtlaSil