“Bir Ceset Bir Söz” genç bir kadının kocasını evde ölü olarak bulması ile başlıyor, sıradan gibi görünen polis soruşturması öldürülen kişinin gerçek kimliği ortaya çıkınca oldukça heyecanlı bir hal alıyor.
Cinayet mi yoksa intihar mı? Evde ölü bulunan Ahmet Gürsoy kim? Neden öldü? Onu kim öldürdü?
Sigorta acentesi sahibi Ahmet ve ana okulu öğretmeni Nihal.
Nihal iş çıkışı eve döndüğünde kocasını evin mutfağında kafasından kan sızarken buluyor. Ve polisleri arayarak ihbarda bulunuyor. Olayı soruşturmaya gelen Özlem ve Hakan önce intihar olabileceğini düşünürken, olay derinlemesine indiğinde Ahmet'in sıradan biri olmadığı, devlet için çalışan bir ajan olduğu, dinine düşkün yetiştirildiği ve bir dergahın mensubu olduğu ortaya çıkıyor. Nihal ise sol görüşlü bir öğretmen ailenin çocuğu. Ahmet'le üniversite zamanı tanışmış. Ahmet o zamanlar genç bir polis memuru. Nihal sırf polis olduğu için ondan uzak duruyor ama sonra Ahmet'in ikinci eşi olup, kapanmayı bile kabul ediyor. Hatta Ahmet'in dergahta evlendiği ilk eşi Mehtap ile bile kanka oluyor. Enteresan bağlantılar, sigorta çalışanları, ajan arkadaşları, polisler, eski eş, yeni eş, yeni eşin ailesi, eski dostlar, geçmişe dair söylenen yalanlar vs. derken cinayet için çokça sebep ve çokça zanlı çıkıyor ortaya.
Cinayet kitabı okurken her sayfada katili bu kez buldum diyor insan. Kesin bu yok yok kesin bu. Bazen bulmak kolay oluyor ama kimi kitaplar her sayfada yeni bir olasılık sunuyor. İşte bu kitapta da ben bir türlü kesin katil şudur diyemedim. Hatta o kadar meraklandım ki sabah başladığım kitabı akşam itibariyle bitirdim, cinayeti çözdüm, resmen kafam rahatladı.
Yazım dili oldukça akıcı. Okurken sıkıldığım, of pof dediğim hiç olmadı.
Polisiye seviyorsanız okumakta sıkılmazsınız.
polisiye peki okuruum saool :)
YanıtlaSil