Sizin de çalışma ortamınızda sinir olduğunuz pek çok şey vardır elbette. Ama ben en çok dert yandığım şeyden bahsedeceğim size.
Ben bilgisayarına ve çalışma masasına deli gibi bağlı olanlardanım. Bilgisayarıma benim kontrolüm dışında birinin oturduğunu gördüğümde bir kaşık suda boğmak istiyorum onu :)) Ama içimden ona kadar sayıyorum, saçmalama Sevda iş yeri bilgisayarı bu, ihtiyaç halinde başkasıda kullanabilir diyorum. Biraz sakinleşsem de olmuyor... Hala sinirli oluyorum genelde...İşi bitip kalkana kadar daral geçiriyorum fakat iş yeri arkadaşım sonuçta yüzümde sahte bir gülümseme ile bekliyorum.. (ya sabır)
Hele kasaya biri flash bellek falan taktı mı beni görmeyin daha iyi..
Bir de iş masam. Kendime ait bir düzenim var. O sistematiğin bozulmasından hoşlanmıyorum. Masamda yıllardır duran oyuncaklarım var. Kurşun kalemlerimin uçları hep açık ve göğe bakacak şekilde dururlar. Atatürk plaketim karşımda durur. Dosyalarım, zımba ve delgeç hepsi elimin altındadır. Bazen biri gelir, kalem lazım olur, emek emek dizdiğim canım kalemlerimi alır..hüzünlenirim...Ama ne diyecen..Devletin kalemleri onlar...Herkes kullanabilir. :((
Temizlik yaparken düzeni bozarlar. Yıllardır masamı sildirmem mesela ben. Kendim temizlerim.
Ne diyeyim Allah başka dert vermesin bana :))
A4 kağıtları konusunda da dertliyim. Arkadaş sanki babamızın malı gibi karalamaları bile neden tertemiz kağıtları kullanırsınız. Hiç mi not defteriniz ya da karalama kağıdınız yok elinizin altında. Etmeyin eylemeyin.
Haa bir de boşa yanan lambalar, boşu boşuna akıtılan sular. Bundan bahsetmeyeceğim bile. Kul hakkıdır diyeceğim ve anlayan anlasın diye yazıma son vereceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder