15 Ağustos 2019 Perşembe

TATİLDE NERELERE GİTTİM NELER GÖRDÜM...

Koskoca bir yıl deniz-kum-güneş üçlemesi için yaz tatilini bekleyen biz memurlar o büyük buluşma yaşanınca biraz abartıyor olabiliriz. ( kocam ve ben )

Bu yıl için bir kaç alternatifli planımız vardı. İlk planda Van'dan başlayıp güneydoğuyu gezeceğimiz bir tatil düşünmüştük ancak olmadı, olduramadık.

İkinci alternatif Tarsus'dan başlayacak tüm egeyi gezip Yalova'ya dönecektik. O planda olmadı.

Üçüncü ve sonuncu plan hayata geçirildi. Tarsus'dan bizleri ziyarete gelen dostlarımız ve Yalova'da bulunan can dostlarımızla birlikte 3 aile toplamda 11 kişi çıktık yola. 

İlk hedefimiz Bozcaada oldu. 2 bilemedin 3 gün kamp yaparız diye düşünürken Çanakkale bizi o hırçın rüzgarı ve yağmuru ile karşıladı. Bildiğin soğuktu yani. Baktık tat vermeyecek Ayvalık'a kaçtık. Fırtına peşimizden geldi. Ayvalık'a kadar gelmişken tost yiyelim dedik. Bir mekanda ekmek arası ketçabı bize 15 Tl'den kitlediler. İçinde hiç bir şey olmayan Ayvalık Tostu. Ey Allah'ım ne zaman gerçek insanlar olacağız biz. Tek dertleri insanları soymak. 

                             bozcaada ile ilgili görsel sonucu

Yola devam etme kararı alınca daha önce gittiğimiz ve çok ama çok sevdiğimiz Sığacık'a sığınalım dedik. 4 Elementes pansiyon sahibi Ayla Ablayı arayarak hemen yerlerimizi ayarladık ve hiç düşünmeden Sessiz Şehir Sığacık'a ışınlandık. Harika sokakları, her tür eğlenceye ev sahipliği yapan Kaleiçi yine bizi kendine hayran bıraktı. 2 geceyi oda kahvaltı 600 tl ye burada geçirdik. Akarca plajında denize girdik. Ancak deniz suyu soğuktan öte soğuktu. Donduk. Yine de yüzdük :))

                             akarca plajı ile ilgili görsel sonucu

Sığacık'tan sonra İzmir'e gelmişken görmeden olmaz diyerek Şirince'ye çıktık. Ancak herkes bizim gibi düşünmüş olacak ki adım atacak yer kalmamıştı. Zevk almaktan ziyade bir an önce bitse de gitsek kafasındaydık. 

Bir sonraki güzergahımız Didim oldu. Ben çok merak ediyordum Didim'i. Hep arkadaşlarımdan çok güzel denizi var diye duyuyordum. Gittik. Didim pek hayal ettiğim gibi çıkmadı açıkçası. Deniz güzel ama çok kalabalık. Her yer insan. Çok pahalı bir de. Neye el atsan ederinin bir kaç katı para. Yazık. Yerli turist kimsenin umurunda değil. Kendi ülkemizi kendimiz gezemiyoruz maalesef.

                         Ä°lgili resim

2 gün Didim'de kaldıktan sonra asıl hedefimiz olan Marmaris Turunç'a doğru yola çıktık. Akyaka'da durduk. Bir kaç saat Azmak Nehri kıyısında gezdik. Yemek yedik. İlk fırsatta çadırı sırtlanıp gitmek istediğim yer olarak not defterimin başına yerleştirdim. Ortamına, suyuna bayıldım.

                                 

Ve Marmaris Turunç. Asıl hedef. 4 gün için bir ev tutmuştuk. Günlüğü 275 Tl. Ev temiz ve rahattı. Denize yakındı. Rahat rahat kaldık.

Turunç çok sakin bir yer. Kafa dinlemek istiyorsanız tercih etmelisiniz. Eğlenmek gibi bir hayaliniz varsa Marmaris dururken Turunç asla bir tercih olamaz. Mesela ben bir daha gitmem. Sadece belki çok yaşlandığımda kafam ses kaldırmadı zamanlarda olabilir. Deniz fena değil. Küçük bir alanda halk plajı var. Her zaman yer bulabilirsiniz. Deniz suyu güzel. Turunç tamamen İngiliz ve Rus turist ağırlıklı bir kasaba. Her şey ateş pahası. Fındık lahmacundan bir tık büyük lahmacun fiyatı 12 Tl. Yuhh gerçekten adam söğüşlemekten başka bir şey değil.  Allah'tan migros vardı da kendimiz aldık, pişirdik yedik. Yoksa sadece yemeğe servet bırakırsın oralarda. Ama bazı balık restorantlarında makul fiyatlar vardı. Onu da belirteyim. Sadece iyi gezmek ve keşfetmek gerekiyor. 

marmaris turunç ile ilgili görsel sonucu

Ve benim en görmek istediğim Marmaris. Tek kelimeyle anlatacağım size. BAYILDIM. İlk fırsatta tekrar gideceğim. Ve dibine kadar tadını çıkaracağım. Yaptığımız tekne turu ile gittiğimiz koylar, Barlar Sokağı aklımda kaldı. 

                               Ä°lgili resim


4 gün ardından dönüş yoluna düştük. Oraya kadar gitmişken Salda Gölü'nü görmeden olmaz diyerek rotayı Burdur'a çevirdik. Salda anlatıldığı kadar varmış. Bayıldık. 1 gece kamp yamaya karar vererek kurduk çadırları. Enfes kumsalı, turkuaz suları, pırıl pırıl havası ile çok güzeldi. Ancak keşfedilmiş olmasının gazabını yaşıyor Salda. Her yer insan. Her kapı para. Nereye adım atsan para istiyorlar. Düğün fotoğrafçıları, instagram fotoğrafçıları Allahım böyle bir kalabalık olamaz. Umarım her şeyin bokunu çıkarmakta üstümüze olmayan bizler bu cenneti el birliği ile yok etmeyiz.

                                   

Kamp sonrasında Isparta Lavanta Bahçelerine geçtik. Orası da pek farklı değildi. İnsan, insan ve insan. Tur arabaları, otobüsler dolusu insan. Bir daha gitmem sanırım. Allah'tan biz köy kahvesinde oturan abilere sorup tur arabalarının kullanmadığı bir güzergah olduğunu öğrendik ve alternatif yoldan pek sıkıntı yaşamadan pekte kalabalık olmayan bir köşesine girdik. Güzeldi. Tüm bahçeler fotoğraf çekilme alanları oluşturmuş. İnstagramdan ekmek yiyenler listesinde 1 numara olabilirler :))

        lavanta bahçesi ile ilgili görsel sonucu

Ve son durak Uşak Ulubey Kanyonu. Dünyanın 2. büyük kanyonu biliyor musunuz? Etrafımdaki hiç kimse burayı daha önce duymamış, görmemiş. Halbuki Amerika sineması Grand Canyon'u bize nasıl pazarlıyor. Ulan Dünyanın 2. si bizdeymiş, kimsenin haberi yok. Ne üzücü.

                                uÅŸak kanyon ile ilgili görsel sonucu

Arada çok güzel başka başka köyler görmedik değil. Ama plan dahilinde olmayıp, geçerken görüp aman ne güzel dediğimiz bir yer de Işıklı Göl oldu.Denizli'nin Çivril ilçesine bağlı göl muhteşem görseli ile bizi kendisine aşık etti. Umarım kimse keşfetmez.


ışıklı göl ile ilgili görsel sonucu