27 Mart 2012 Salı

YAŞLILIK BELİRTİLERİ

1-Rock Müzik dinleyen,konserlerde durmaksızın kafa sallayabilen ben artık Türk Sanat Müziği dinliyorum.Hemde saatlerce hiç sıkılmadan.Hem de en ağır dozdan olabiliyor seçtiğim şarkılar.Eskiden sadece annem güzel sesiyle söylerse şarkıyı değil annemi dinlerdim.


2-Koşa koşa yürüyen, yorulmayan ben 2. kattan sonrasında merdiven çıkamıyorum.Nefes nefese kalıyorum. (bunun sebebi kiloda olabilir tabi:))


3-Makarna haşlamaya üşenen ben evde bir pasta börek yapma uğraşı içindeyim ki sormayın gitsin.Aman kek yapayım, hamur mayalayayım.Bir anneliktir aldı başını gidiyor.


4-Eskiden evde boyumca bulaşık birikse aman makineye atar yıkarız diyen ben, şimdi tezgahın üzerinde temiz bardak görmeye tahammülüm edemiyorum.


5-Geçenlerde ayakkabı almaya çıktık. Her zaman spor ayakkabılara bakan ben ( ki gelinliğimin altına timberland giymiş birisiyim) kendime yılan derisi gibi görünen topuklu kadın ayakkabısı aldım.


6-Dolabında renk renk kotları, tişörtleri olmazsa rahat olamayan ben etek ceket takım elbise yaptım.


7-Gece 24 saatlik acil nöbetinden çıkıp ertesi gün Adalar'a gezmeye gidebilme yeteneğinde olan ben, akşam saat 22:30 oldu mu gözlerimi açık tutamaz oldum.

8-Yine bir alışveriş sırasında eşim benim sevdiğim tarzda bir kargo pantolon bulup getirdi. Bi denesene dedi.Ben ona ne dedim? Hayatım ben bir kadınım.

NOT:Benim için çanlar çalmaya başladı.Farkındayım....:=))

26 Mart 2012 Pazartesi

BUGÜN


Benim uykusuzluk problemim tavsiyelerinize rağmen son sürat devam ediyor.Sanırım mevsimsel geçiş ve şimdide saat ayarlaması ile ilgili.
Dün gece saat sabah 05.00 gibi küçük oğlum Ozi odadan içeri girdi.O girer girmez tüm anneler gibi bende hemen uyandım,gözlerimi açarak dikkat kesildim.
-Annecim noldu? dedim.
-Uykum bitti...Dedi.
-Bu saatte uyku bitmez,gel yanımıza yat dedim.
Beraber uyumaya devam ettik.
Saat 07.30 kahvaltı için uyandırmaya gittim.Öptüm,sevdim.Gözlerini açtı.
-Anne bir şey sorabilir miyim? Bu gece neden bu kadar uzundu? dedi.
-Saatleri ileri aldık ya annecim,sanırım ondan sana öyle geldi dedim.

Sonra büyük oğlumun odasına gittim.Paşam gerine gerine uyumaya devam ediyordu.Öptüm,uyandırdım.
-Anne 5 dakka daha dedi.
-Tamam dedim.
5 dakika sonra uynadırmaya gittiğimde her ergenin klasik tepkisini vererek:
-Ne çabuk 5 dakka oldu yaaaaaaaa,5 dakka daha dedi.

Kıyafetleri,çantaları son kontrolden geçirdim.Kahvaltı masasına iki kase kornfleks hazırladım.Birer de muz koydum.

-Anne harçlık dedi.Paşa.
-Pantolonun cebinde dedim.

-Sizi seviyorum dedim.Evden çıktım.

Baba ve oğulları evde kahvaltıda bırakıp işe gitmek zorunda kalan her annenin yaşadığı iç burukluğu ile baş başa yürümeye başladım.
Cumartesi günü doğum günümdü.34 yaşındayım artık.Hep koşturarak geçiyor zaman.Çocuklarım büyüyor.Bensiz sabahlarda,bensiz kahvaltılarda,bensiz kapı açmalarda.


NOT:Of yazı neydi ne oldu. İçsel hesaplaşmalarım bu aralar her yanımı sarmış durumda. Ne düşünsem ne yapmaya kalksam bir hesaplaşma yaşıyorum. Bu aralar en çok kendime gıcık oluyorum.
Neyse herkese iyi günler...Bugün'den....



9 Mart 2012 Cuma

ARKADAŞIMA ÖZEL MEKTUP

Şaşırmak!!!
Çoğu zaman başıma gelen bir durumdur.Öyle olduğunu sandığım her hangi bir şeyin öyle olmadığını görmek sıklıkla başıma gelir.Sanırım algılamakla ilgili sorunlarım var.
Geçenlerde bir arkadaşımın başına böyle bir durum gelmiş.Çok canı acımış.İncinmiş.Telefonun öbür ucunda ağlıyordu.Neden böyle oluyor? diye sorguluyordu.Neden?
İnsanları yerden yere vurmaya ne kadar da çok alışmışız.Sadece izlediğimiz kadarıyla,gördüğümüz kadarıyla yorumlamaya,yargılamaya...İçine girmeden, dahil olmadan hayatına, sadece bakarak karar vermek.Ahmak işi!!!
İnsanoğlu yapıyor, yapıyoruz.Tanımadan,bilmeden,sormadan konuşuyoruz.
Arkadaşım.Farklıdır.Çoğunuzdan,benden farklıdır.Ağzını doğrudan yana açar sadece.Haklıysa sonuna kadar konuşur.Hayır der.Hayır!!!
İnanamaz sanırsınız hiç bir güce.Ama inanır.Yaradan'a sığınız.Yaradılanı sever.Sonunda üzüleceğini bilse de,mutlaka canının acıyacağını bilse de sever insanı.Yardımseverdir.Çoğunluğun farkına bile varmadığı başka çocuklara yardım eder.Bütün çocuklar onundur çünkü.Kendi yağmur damlasından ayırmaz diğer su taneciklerini.
Uzak dağ başlarında karda üşüyen,sadece dört duvardan ibaret okullarda okuyan çocuklara kitaplar ayırır.Yollar.Binalar okul olabilsinler diye.
Mesleğini önemser.İnsana hizmeti esastır.Çalışır.Ama anlaşılmaz...
Çünkü insanlar onun sivri diline katlanamaz,deli dolu görüntüsüne aldanır.Umursamaz sanır.Çünkü reklamı yoktur.Kendini gözüne gözüne sokmaz insanların.
Yaşamı boyunca ki buna çocukluğu dahil acıların tümünü yaşamış sanırım.Başkaları bunu yaşasam ölürüm diyebileceği pek çok şey görüp geçirmiştir.Ama bu onu kötü değil sadece daha insancıl yapmış.Daha dirençli.Daha insan sever.
Canım,
Bugün bu yazıyı okuyacağını biliyorum.Sadece sana özel yazıyorum.Hiç bir şey dert edinmeye değmez.İnsanoğlu çiğ süt emmiştir ve her an her şeyi yapabilir.Bırak onlar kendi ayıplarında kendileri cebelleşsinler.
Sen mutlu ol.Çünkü sen iyisin.Ve bu vasıf toplasan üç beş kişide var.Seni seviyorum...